23 Ağustos 2014 Cumartesi
DİVAN EDEBİYATINDA AŞK
Aşk, Divan Edebiyatının en vazgeçilmez konusudur. Divan edebiyatındaki aşk acı ve ızdırap doludur. Divan edebiyatında aşk, çaresi bulunmayan bir derttir, ama Divan edebiyatının aşıkları bu dertten memnundurlar. Şikayetçi değildirler. Örneğin; Fuzûlî 'nin şu beytinde :
" Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib
Kılma derman kim helakim zehri dermanındadır "
görüldüğü gibi şair, içerisinde bulunduğu aşk derdinden şikayetçi değildir; tam tersine aşk derdiyle yaşadığı için mutludur.
Divan Edebiyatı'nda aşk beşeri ve ilahi olmak üzere iki şekilde ele alınır. Bu iki biçimde de duru bir aşktan, duru bir sevgiden bahsedilir. Beşeri aşk, dünyevi zevkleri barındıran aşktır. Şair, sevgiliye karşı en derin ve en samimi duyguları besler. Bunda söz konusu olan duru bir aşktır. Aşık, sevgiliye asla kavuşamaz., yani vuslat yoktur. Bundan dolayı aşık çok derin yaralar alır ve çok eziyetler çeker. Ancak aşık çektiği acılardan mutludur. İlahi aşk ise, Allah'a duyulan aşktır, yani Allah'a kavuşmak ister aşık. Aşığın sevgisi ilk başta beşeri aşk iken zamanla sevgiliden Allah'a yönelir. Şair, aşıktır, Sevgili ise Allah'tır. Aşık, Mecnun; sevgili ise, Leyla'dır.
Divan Edebiyatı'nda aşk için her şey feda edilir. Divan edebiyatı eserlerinde aşklar platonik, sevgili ise acımasız ve zalimdir. Divan şiirinde aşık hep bahtsızdır, sevgili ise güçlü ve zalimdir. Sonuç olarak Divan Edebiyatı'nda aşk, sevilenin zalimliği ve acı çektirme isteği; sevenin ise bahtsızlığı ve acı çekmesi üzerine kurulmuştur. Bütün bunlar sevenin sevdiğine kavuşmasını engeldir ve bu kavuşamama durumu aşkı daha da yüceltir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder